30 Temmuz 2007

30 Temmuz Pazartesi: Av. Vedat GÜRER ile SOHBET

Bu Pazartesi Açık Radyo'da Av. Vedat Gürer ile Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nda yapılan değişiklikten sonra pasaport ve ehliyet alacakların da parmak izi verme yükümlülüğünden sözediyoruz... Konu doğal olarak "kişisel bilgilerin (kişiliğin) korunması"na kayacak!

Arada Queen, "Under Pressure" çalındı!

22 Temmuz 2007

"BİLGİ ÇAĞININ HUKUKUNA GENEL BAKIŞ"... A.Tansuğ, Bilgi Çağı Dergisi, Temmuz 2007 (*)

Değişen ve dönüşen hukuk...

Alt yapıdaki değişim, nasıl “ikame, yayılma” ve “dönüşüm” aşamalarından geçilerek hayata geçiriliyorsa[i] onun biçimlendirdiği bir üst yapı kurumu olarak “hukuk” da aynı aşamaları izliyor. Endüstri devriminin, tarım toplumu hukuk düzeninin değişmesine yol açması gibi bilgi ekonomisi de endüstri toplumunun hukukunu şimdiden zorluyor. Bilgi ekonomisinin ürünleri, yakınsanmış iletişim teknolojileri aracılığıyla, hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun dünyanın her yerinde, toplumları kendine “taraf” kılıyor. Buna “yenilikçilik” de eklendiğinde, bir taraf lehine artan “rekabet edebilirlik”, diğer tarafı iyice “edilgin tüketici” haline getiriyor. Ancak aynı “yenilikçilik”, az gelişmiş çoğunluk içinden bunu farkedip doğru politikalarla harekete geçebilenleri, “edilgin tüketiciler” olmaktan çıkarıp “üreticiler”e dahil edebilen bir fırsat. Yale hukuk profesörü Jochai Benkler (2006) [ii], ister zengin ister fakir ülkelerden olsun, sermayesi “zihinsel emek”, ürünü “bilgi” olan ve “yenilikçi bir eko-sistem” içinde ağlar yoluyla birbirleriyle etkileşime giren “bilgi endüstrisi üretici”lerinden çok umutlu. Onların merkezi piyasalara bağımlı olmayan üretim biçimlerinin yaratacağı yeni değerlerin, endüstri dönemi hukukunu da tüm insanlığın yararına dönüştüreceğine inanıyor.

Erken yola çıkanın hukuku mu?

Şurası açık ki bilgi çağının hukukuna, bilgi ekonomisinin altyapısını kuran toplumlar yön vermekteler. Bu alanda erken yola çıkan ABD -özellikle Clinton döneminde- bilgi ekonomisinin hukukunu oluşturmada önemli adımlar attı. Öte yandan Birleşmiş Milletler, OECD, Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlar tip düzenlemeler ortaya koyarak küresel ekonomiyi yaygınlaştırma çabalarını sürdürüyorlar. Avrupa Birliği’nin de 2000’li yıllardan başlayarak gündeme getirdiği, hem altyapısal hem üstyapısal köklü değişim ve dönüşüm programlarının temelinde, üye devletleri bilgi ekonomisinin “edilgin tarafı” olmaktan çıkarmak kaygı ve telaşesi var. Avrupa Birliği, hepsi “Avrupalı” olsalar da başta hukuk düzenleri olmak üzere üstyapıda farklı kültürel yaklaşımlar sergileyen “üye”lerini, ortak kurallarda birleştirebilmek için, her topluma uyarlanabilecek düzenlemeler yaparak “minimalist” bir tutum izliyor. Bir taraftan da küresel rekabete karşı, AB vatandaşlarının kişisel verilerinin transferi konusunda olduğu gibi, “hukuk”u bir kalkan olarak kullanıyor. [iii]

Bir kamusal alan olarak Internet

Ağırlıklı olarak “küresel elektronik ticaret” bağlamında seyreden ve daha çok “özel hukuk” düzenlemelerini ilgilendiriyormuş gibi gözüken bilgi çağı hukukunun, aslında hem kamu hukuku ile kesişen hem de evrensel insan hakları hukuku alanına giren çok önemli boyutları var. İfade özgürlüğü, bilgiye erişim özgürlüğü gibi üçüncü kuşak haklar geniş ölçekte bir kamusal alan olarak Internet ortamında kullanılabilirken, “9/11” hadisesinin ardından başlayan sınırlamacı eğilimler ve kişisel bilgilerin gizliliğinden “feragat” gerektiren yaklaşım, kıta Avrupası hukuku ile Anglo-Sakson hukuku arasında teoride ve pratikte gerilimlere yol açıyor.

Bu olgu, bilgi çağının hukukunun biçimlendirilmesinde “Internet’in yönetimi ve yasal düzenlenmesi gibi” çok hayati bir gündem maddesinin ortaya çıkmasının da en önemli etkenlerinden biri. Aynı olguyla birlikte yasal düzenleme yaklaşımları da değişiyor, dönüşüyor. Dr. Yaman Akdeniz (2003) “Beyaz Kitap”ta[iv] Internet’in “ulusötesi, merkezi olmayan ve sınır tanımayan” doğası gereği, bu küresel ortamdaki ilişkileri ve işlenen suçları “hiç bir devletin tek başına ve yeterli düzeyde düzenleyemeyeceğini, bu yüzden, devletlerin, kendi hukuk politikalarını bilgi çağının alt yapısına paralel olarak çağdaşlaştırmaları gerektiği”ne dikkat çekiyor. Dr. Akdeniz, yasal düzenlemeler alanında devletin rolü her ne kadar hâlâ hayati öneme ve yönlendirici niteliğe sahip ise de çağın gereği, devletin yasa yapmadan önce “risk çözümlemeleri” yapması, tek başına yasal düzenleme yerine; “işbirliği”, “koordinasyon”, “danışma”, “birlikte düzenleme” ve “öz-düzenleme” gibi yeni kavramlara daha fazla önem vermesini salık veriyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun “Internet Üzerinde İletişim Özgürlüğü Bildirgesi”nde [v] de benimsenen Politika sürecinin açık ve saydam olmasını, ilgili tüm tarafların görüşlerinin sürece katılmasını da gerektiren bu “çok katmanlı” yaklaşımın uygulanması her toplumun kendi kültürüne göre farklılıklar arzediyor.

Kültürel farklılıklar ve yeni hukuk

Üst yapıları bilgi çağına uyarlanmakta olan toplumlarda bu farklılıkları hukukun hemen her alanında görmek mümkün. Örneğin “bilgiye erişim” hakkı ABD’de “şeffaflık ve hesap sorulabilirlik” bağlamında ve bir “özgürlük” olarak ele alınırken, Avrupa Birliği konuyu “kamunun elindeki bilgileri –hem de bir an önce!- ekonomik dolaşıma sokma hakkı” bağlamında gündeme getiriyor. Hatta kimi Avrupa devletleri, örneğin Birleşik Krallık, kendini bunu yapması umulan “özel sektör”e bir rakip gibi görüp, “bilgi”yi vermekte cimri davranarak, AB’nin bilgi ekonomisi hedeflerine hızla ulaşmasını da geciktirebiliyor. “Gizlilik kültürü”nün baskın, devletle birey arasındaki mesafenin “uzun” olduğu toplumlar da bu konuyu toptan görmezden geliyorlar. [vi]

Keza, ceza hukuku alanında Internet’te işlenen suçlardan hangisinin düzenlenmesine öncelik verileceği toplumdan topluma değişiyor. Sonuncusuna ülkelerin egemenlik haklarına klasik yaklaşım paradigması ile insan hakları savunucusu sivil toplum örgütlerinin haklı muhalefeti de eklenince, örneğin Avrupa kökenli bir “Siber Suçlar Konvansiyonu” yıllardır uygulamaya geçemiyor. Küresel bir düzenleme olması amaçlanan bu Konvansiyon [vii] insan hakları ve ceza hukukunun temel ilkeleri açısından gerçekten de “sakıncalı” düzenlemeler içerdiği için “hukukun üstünlüğü”ne bağlı klasik Avrupa demokrasileri tarafından hemen imzalanmadığı ya da çekince konarak imzalandığı halde, “9/11 sonrası ABD’si” ile AB’ne yeni giren Sovyetler sonrası devletler tarafından “gözü kapalı” imzalanabiliyor...

Internet gerçekten “sınırsız” mı?

Internet’in doğası gereği “ulusötesi, merkezi olmayan, sınırsız” özellikleri geniş çaplı kabul görmüşken, Goldsmith ve Wu (2006) [viii] ise “Internet’i Kim Denetliyor: Sınırsız Bir Dünya Yanılsamaları” başlıklı ortak kitaplarında Internet’e yakıştırılagelen “sınırsız”lığın tam bir yanılsama olduğunu, günümüzde ekonomik bakımdan kim güçlü ise Internet’i de kendi sınırları içinde ve hatta ötesinde onun denetim altında tuttuğu savını ileri sürüyorlar. Harvard hukuk profesörü Goldsmith, “güç blokları” diye nitelendirdiği bu ülkelerin şimdilik “ABD, Avrupa’nın kuzeyindekiler ve Çin” olduğunu vurgularken, zamanla bunların dışındaki blokların devreye girmesinin “soğuk savaşın bir teknolojik versiyonu”nun başlangıcı ile eşanlamlı olacağını belirtiyor.

İşte bir değişik yaklaşım daha!

Sonuç olarak, bilgi çağının hukukunu yaratacak olanların alt yapıda yaşanan çok boyutlu değişimi anlamak ve izleyebilmek için öncelikle bilgi okur-yazarı olması ve disiplinlerarası bir yaklaşımı benimsemesi kaçınılmaz görünüyor...

******************

[i] Eczacıbaşı, F., “Değişebilenler Dönüşebiliyor”, Bilgi Çağı Dergisi, Mayıs, 2007 http://www.bilgicagi.com/sayi33/
[ii] Benkler, J., “The Welfare of Networks: : How Social Production Transforms Markets and Freedom”, ISBN-13: 978- 0-300-11056-2 , Yale University Press, 2006, http://www.benkler.org/
[iii] Tansuğ, A., “AB’nin yeni ekonomik silahı: “Veri Saklama Hukuku”, Güncel Hukuk Dergisi, Nisan 2005
[iv] Akdeniz, Y., “Beyaz Kitap - Internet’in Çok Taraflı Yönetimi: Türkiye’deki Politika Yaratma Sürecinin Çağdaşlaşmasına Doğru”, ISBN: 975-6797-44-4, TBV Dizisi:1, Papatya Yayıncılık, 2003 http://www.papatya.gen.tr/beyazKitap.htm
[v] “DECLARATION on freedom of communication on the Internet”, 28 May 2003 https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?id=37031
[vi] Bu konuda Türkiye’deki uygulama için: http://www.bilgiedinmehakki.org/
[vii] Konvansiyon’un Türkçe metni: http://www.ivhp.net/ “Bilgi Belge” / “Avrupa”
[viii] Goldsmith, J., and Wu, T., “Who Controls the Internet? Illusions of a Borderless World”, ISBN: 13: 978-0-19-515266-1 ISBN-10: 0-19-515266-1, Oxford University Press, 2006

(*)
Bilgi çağının hukuku'na genel bakış
bilgicagi.com - Pazar, 22 Temmuz 2007

23 Temmuz Pazartesi:Doç.Dr. Tekin Memiş ile "Eğitim"

"Bilgi Çağının Hukuku" (94.9 Açık Radyo 10.30.-11.00 ) programının bu Pazartesi konuğu Doç.Dr. Tekin Memiş... Bu hafta "bilgi çağında hukuk eğitimi" konusunda konuşuyoruz. Doç. Dr. Memiş, günümüzün hukukçusunun yalnızca kendi ülkesindekilerin değil, dünyanın her yerindeki insanların hakkını gözetmesi, tüm hukuk ihlallerini "dert edinmesi" gereğine dikkat çekiyor...

6 Temmuz 2007

"GÜNCEL HUKUK" DERGİSİNDE "5651"

"Güncel Hukuk" Dergisi'nin Temmuz 2007 sayısında "Internet Sanayi Devriminden Önemli Bir Gelişmedir" başlığı altında 5651 sayılı kanun da ele alındı... Bu konuda benim gönderdiğim görüş de şöyle:

5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hakkında...

Açık Radyo’da yaptığımız “Bilgi Çağının Hukuku”nun üç programını bu konuya ayırdım, hala konuşup tartışılacak alt başlıklar var. Burada yalnızca kanunun yapılış tarzını eleştirmek istiyorum. Neden bu kadar acele bir düzenleme? Oysa Lizbon Stratejisi kapsamında 2000 yılından itibaren başlatılan “Daha İyi Düzenleme Çalışmaları”na paralel olarak, bizim Başbakanlıkta da 2004 Kasım’ında bir “çalışma grubu” oluşturulmuş... 2006 Şubat’ında yayımlanan “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 24 üncü maddesinde, “17/2/2007 tarihinden itibaren hazırlanacak kanun ve kanun hükmünde kararnameler ile Başbakanlıkça uygun görülecek diğer düzenleyici işlemler için ‘Düzenleyici Etki Analizi’ yapılması” (DEA) öngörülmüş. 3 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazetede buna ilişkin bir rehbere de yer veren bir genelge yayınlanmış...

Bütün bunlar “Internet yayıncılığı” gibi çağdaş bir alanın düzenlenmesine uygulanmayacaksa nereye uygulanacak? Bir DEA yapılsaydı belki “kanun”a gerek kalmayabilirdi.
“Daha kötüsü de olabilirdi, Zimbawe’de yeni çıkan ‘İletişimi Kesme Kanunu’ gibi ” diyenler de çıkabilir tabii!

9 ve 16 Temmuz Pazartesi: Dr. Yaman Akdeniz


9 Temmuz ve 16 Temmuz Pazartesi günleri yayınlanacak olan programların konuğu şu sıra Türkiye'de bulunan Dr. Yaman Akdeniz. Leeds Üniversitesi (Birleşik Krallık) Siber Hukuk biriminin ve "Siber Haklar- Siber Özgürlükler" ("Cyber-Rights.Org") sivil toplum örgütünün kurucusu Dr. Akdeniz ile bu Pazartesi bilgi çağınının hukuku, bu konuda bilgilenmek isteyenlerin seçenekleri ve bu bağlamda Türkiye'deki durumu tartışıyoruz. Bilgi çağınının hukukunun ayırdedici özelliğinin esasen çağdaş düzenleme yöntemleri olduğunu vurgulayan Akdeniz, 5651 sayılı kanunu da bu ölçütlerin hiçbirine uymadığı için eleştiriyor.
16 Temmuz'da yayına girecek programda da onun uzmanlık alanlarının başında gelen çocuk pornografisine odaklanılacak...

İlk programda "Elvis Costello & The Attractions" albümünden "Accidents Will Happen", ikincisinde "Folk Devils"den "Moral Panic" parçalarını dinledik!